top of page
Ara
  • Hattat Mahbup

Euro 2024'de Siyasi Karnemiz




Euro 2024 bence milli takımımız için oldukça başarılı geçti. Daha da başarılı olabilirdik. Bunu da gördük. Başarılı bir futbol turnuvası döneminde oldukça başarısız geçirdiğimiz alan ise siyaset oldu. Sırasıyla turnuva boyunca yaşadığımız siyasi krizleri ele almaya başlarsak birinci sırada garip bir şekilde kimsenin anlam veremediği ancak sürekli de yaşadığımız rakip takımın milli marşını ıslıklama girişimlerimiz vardı. Gürcistan bizim vizesiz de seyahat yaptığımız, okullarımızda bir sürü Gürcistanlı öğrencimizin olduğu çok kıymetli bir komşumuz. Turnuvaya ilk kez katıldılar. Fena da bir hikaye yazmadılar ama galiba başlarına gelmesini bekledikleri son şey turnuvanın ilk maçında karşılaştıkları komşuları tarafından ıslıklanacak olan milli marşları idi. Bence maça gitmiyor bile olsa her babanın evinde ekran başındayken çocuklarının yanında bu hareketin ne kadar kaba ve aptalca olduğuna dair bir kaç bir şey söylemesi lazım.


Neyse ki sonrasında öyle şeyler yaşadık ki buna şükredecek kıvama geldik. Portekiz'e yenilişimiz sonrası bir milletvekili Portekiz'i kutladı. Bu da sosyal medyada oldukça ciddi bir gündemdi. Elbette resmi ideoloji ve devletin ideolojik aygıtlarının hepsini içimize sindirmiş değiliz. Dindar olanlar laik devlet genlerinden, laikler Diyanet İşleri’nden, Kürtler devletin genetik özelliklerinden birisi olarak kendilerine yönelik sürekli aşağılayıcı dilden, hatta solcular bile eşitsizlik üzerine kurulan cumhuriyetten bir şekilde dert yanıyor. Her şeye rağmen yaşadığımız toplumdan bu kadar kopmak için oldukça düşük bir zeka ve nefret derecesinde bir inada sahip olmak lazım.


Bu anlamsız nefretin üzerine Almanların yedek forvet Deniz Undav için bir karalama kampanyası başladı. Milli takımımızı değil de Alman milli takımını seçen Deniz için bir sürü ırkçı söylem paylaşılmaya başlandı. Milli takımımızı seçmemesine rağmen, siyasi protokollerde dahi bulunan Mesut Özil gibi güzel bir örnek varken -ki milli takımımızı seçmese de bizden hissedebilir ve bizim açımızdan değerli olabilirler- neden bunun yaşandığını anlamak zor değil. Emre Can, İlkay Gündoğan, İsviçre takımının eski oyuncusu ve şu anki hocası olan Murat Yakın bu ifadelerden payını almadı çünkü Deniz bir basın toplantısında kendisine Türk denilince “aslında ben Kürdüm” diyor. Ve elbette saldırılar için bu yeterli oluyor. Destici, Undav’ın vatandaşlıktan çıkarılmasını basın önünde istedi. Undav’ın akrabalarından zaten Türkiye vatandaşlığı olmadığını ifade eden geri dönüş anında basına yansıdı. Türkiye'de doğmuş büyümüş bir Iraklı (ister Arap ister Kürt olsun) ya da Ermeni ülkelerinin değil de Türkiye milli takımını seçse aklımızın ucundan dahi geçirmeyeceğimiz köken, vatandaşlık ve bağlılık gibi unsurları nedense hamasi bir şekilde başkaları için baskı gerekçesi haline getiriyoruz.


Bunlar bile bir aylık gündem olması gerekirken asıl kıyamet 30 Haziran günü ülkemizde ırkçı bir ayaklanmanın meydana gelmesiyle koptu. Bir anda vicdani, ahlaki ve dini değerlerini unutan insanlar Suriyeli avına çıktı. Sonraki günlerde de bu galeyanın bir parçası olduğunu gördüğümüz ufak bir kaç olay yaşandı ki adam akıllı bir insan hakları çağrısı gelmedi. Olayın detaylarını, kaypaklığını ve ikircikli samimiyetsizliğini gerçekten ne olduğunu merak edenlerin ve ülkemizde mültecilerle ilişkilerimizi delikanlıca araştıranların fark ettiğini sanıyor ve üzerinde daha fazla durmuyorum ama bu acı olaylar daha da yükselen bir kışkırtmaya dönüştü ve olaydan birkaç gün sonra oynadığımız oldukça zorlu Avusturya maçında iki gol atıp maçın oyuncusu seçilen Merih Demiral bu olayların verdiği gazla golden sonra elleriyle “bozkurt” işareti yaptı. Ülkemizde bu işaretin suni tarihi tartışılırken UEFA harekete verilecek cezayı hesaplama derdindeydi. Belli bir siyasi düşüncenin temsili olan bozkurt işareti aynı zamanda yaygın olarak belirli siyasi bir çerçeveyi temsil ederken kullanılıyordu evet ama bir nazi selamı olmadığı da açıktı. Bana kalırsa Merih ne bu siyasi gruba bir yakınlık içinde ne de ırkçı. Bence ceza almalıydı ama TFF tarafından verilmesi gereken bir cezadan bahsediyorum. Konu milli forma ile belli bir siyasi grubun gönlünü kazanırken aynı zamanda o grubun muhalifleri içinde milli övünçlerinin elinden alınmasıydı. Ama bir başka ırkçı davranış da UEFA’dan geldi ve iki maç ceza verdi. Benim bu analizim efsane futbolcu Van Basten tarafından da dile getirilmiş ve açıkçası bir Avrupalının bu konudaki vizyoner tutumu umut verdi. UEFA’nın işgüzarlığı ve elbette Avrupa kurumlarının Türk ve Müslüman aleyhtarlığı sebebiyle aslında pek çok eleştiri alacakken Merih Demiral da halk kahramanı oldu ve Bolu Belediye Başkanı tarafından heykel seçkisine girmeye aday olduğu duyuruldu. Eh, sanırım tüm bu tabloya bakınca galiba en son eleştirilmesi gereken kişi oyun için aksiyonlarının hepsine katılmasam da Vincenzo Montella olmuştur. Ama en çok o eleştirildi. Bilin bakalım neden?

28 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page